9 Temmuz 2009 Perşembe

’YILMAZ’INKİ GİBİ BİR YAZI DA BENDEN

Engin ağabey, Bekir’inki gibi yazmıştı !..

Ben de karar verdim, ‘Yılmaz’ınki gibi yazacağım..
Ne diyor Yılmaz ?,
‘Genelkurmay söylemişse doğrudur..’
Kağıt parçası dediyse kağıt parçasıdır..
‘Çiçek’ masumsa masumdur...
Gül dalında güzeldir !...
Söz konusu vatan ise...,
Falan, filan...vs,
...
Peki o zaman soralım;
27 Mayıs tam teşekküllü darbe..
12 Mart ’tam muhtıra, yarım darbe..’
12 Eylül ’kanlı canlı darbe’..
28 Şubat ’Post-Modern’ darbe...
27 Nisan ’e-muhtıra’...
Bunlar nerede oldu ?
Bu darbeleri yapan, muhtıraları veren Zimbabwe Kara Kuvvetleri’nden birileri miydi ?!...
...
Sarıkız...
Eldiven...
Ayışığı...
Yakamoz ...
Heybeli !...
Burgaz !!...
Bu darbe planlarını yapanlar da ‘Sierra Leone’ Deniz Kuvvetleri’nin darbeci generaller miydi ?
...
Ya silahlar ve mühimmat ?
Karadan ve denizden fışkırıyor..
Tabanca..
Tüfek..
Mermi..
El bombası..
TNT..
Lav...
Roketatar..
Allah bilir bu da ‘Eritrea Silahlı Kuvvetleri’nin darbeci subaylarının işidir !...
...
Genelkurmay ne diyor ?
O ‘lav’lar bize ait değil..
MKE ne diyor ?
‘Biz verdik..’
Yılmaz ne diyor ?
‘Genelkurmay’ın sözüne inanmayacaksak, bize yazık..’
Soruşturmaya, ‘Hukuk’a ne gerek var’ değil mi Yılmaz ?
Senin hukukun sana, benimki bana !..
12 ve 14. Mahkeme sizden..
13. Bizden !..
...
İyi de neden ‘Genelkurmay demişse doğrudur’ oluyor da..
‘Başbakan ya da Cumhurbaşkanı’ deyince peşinen yalan oluyor ?..
Atanmışa güven..
Seçilmişe güvenme...
Peki Demokrasi bunun neresinde ?...
...
Benimki de soru mu canım ?
‘Ben Kemalist’im, demokrasi de neyin nesiymiş...’ desene !..
...
Cumhuriyetin ‘Yılmaz’ bekçisi !...
Postal yalar durur,
Atanmışla övünür...
...
Seçen ‘bidon kafalı’dır,
Seçilen dövülür...
...
Statükocudur..
Ergenekonculara üzülür..
...
Muhtıra kesmez onu artık,
Ancak bir darbe güldürür..
...
Vay be, ne kadar rahatmış Yılmaz’ınki gibi yazmak..
Bak ne güzel oldu..
30 dakikada yazımı tamamladım...
Yahu ben ne komik adamım böyle !...
Ne ince mizah yaptım ama.., nasıl da ironik anlattım !..
Bu arada asimetrik yazdım, simetrik çaktım !...
Nasıl oldu, valla ben de anlamadım..
Yılmaz’ınki gibi...
Oldu mu acaba ?
Bilmem ki...
Amaan.., n’olucak canım...
Olsa da yazdım, olmasa da..
Neticede;
Zart !..
Ve de zurt !...
...

6 Temmuz 2009 Pazartesi

HABER VERMEDEN ’GEÇİRMİŞLER’ !...

Baykal, 1993’te, Anayasa Komisyonu’na, Askeri Yüksek İdari Mahkemesi’nin kaldırılması yönünde teklif vermiş..
( İlgili belge gazete ve internet sitelerinde yayınlandı.. Belge Allah’tan Meclis tutanaklarında var.. Aksi takdirde ‘kağıt parçası’ olacaktı !.. )
Çok değil, üç beş gün önce ‘ Anayasa’nın geçici 15. Maddesi kaldırılsın, darbecileri yargılamanın yolu açılsın’ diyen de Baykal...
( İyi güzel de, darbecilerin yargılandığı Ergenekon davası’nın avukatı Baykal değil miydi ?.. Hâlihazırda darbecilerin avukatlığını yaparken,

‘12 Eylül darbecilerinin yargılanmasını istemek niye ? Yoksa Baykal müvekkillerinin sayısını arttırmak mı istemekte ?!..)
Peki ne oldu da Baykal ‘askerlerin sivil mahkemede yargılanmalarına’ ( bir bakıma darbeci askerlerin yargılanmalarına) ilişkin tasarının

geçmesine itiraz etti...
CHP Grup Başkan Vekili Suha Okay ‘düzenlemeden haberimiz yoktu’ diyor..
Lakin ‘kanun değişikliklerinin muhalefet partileriyle müzakere edildiği, düzenlemeye itiraz, soru veya değişiklik önergesi veren çıkmadığı’ Meclis tutanaklarında yer alıyor...
Kemal Anadol ise ‘Anayasaya ,hukuk kurallarına aykırıdır, gece yarısı verilen bir korsan önerge, geçerli değildir..’ diyor..
( Niye ?.. Ne var ki bunda ?.. 27 Nisan bildirisi de gece yarısı yayınlanmıştı.. O zaman ‘bu bir korsan bildiridir’ dememiştiniz.. ‘Çankaya geçilmez’ edasıyla zevkten dörtköşe olmuştunuz.. ‘Asker

’geceyarısı’ hassasiyetini ortaya koymuştur’ demiştiniz. Hatırladınız değil mi ?... Şimdi de böyle oldu; AK Parti de ’geceyarısı’ geçirdi !.., tasarıyı.. İdare ediverin artık.. )
Kısaca, habersiz geçirmişler !... CHP’nin buna canı sıkılmış... Yoksam CHP darbecilere karşıymış..
Cumhurbaşkanından dönmezse Anayasa Mahkemesi’ne dava açacaklarmış...
Özetleyelim;
16 yıl önce Askeri Yüksek İdari Mahkemesi’nin kaldırılması yönünde teklif veriyorsun, kısa bir süre önce de ‘darbecileri yargıyalayım’ diyorsun.. Şimdi de darbecileri yargılayacak kanunun iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gidiyorsun... Ama bu arada darbeye de karşısın !...
Eh artık yazıyı daha fazla uzatmayalım.. Nasıl olmuş bir kulak verelim;
...
S. Okay : Başkanım, Başkanım !... Geçirdiler !..
Baykal : Kim geçirdi ?..
S. Okay : Kim olacak.., AKP...
Baykal : Vay anassını yav.. Ulan yine mi ?!.. Bu kaçıncı

yahu ??.. E ben size demedim mi, daha iyi çalışın, halkla bütünleşin.. Çarşaflı bulun, rozet takın.., cüppeli bulun takke takın.., tarikat, cami, cemaat, ne varsa ziyaret edin..’ diye.. Bak gördünüz mü ? Bir seçim daha kaybettik !..
S. Okay : Ne seçimi Başkanım.. Ne diyorsunuz siz ?
Baykal : Doğru ya.. Seçimler daha yeni bitti.. Hay Allah.., şey

pardon.., Aman Tanrım.. Peki AKP neyi, nasıl geçirdi ?
S. Okay : Şu yasa tasarısı var ya.. Hani askerlerin sivil mahkemede

yargılanmasını sağlayacak olan yasa tasarısı.. Hah, işte onu geçirmişler !...
Baykal : Suha’cım, biz o tasarıya müzakerelerde itiraz ettik

miydi ?
S. Okay : Etmedik Başkanım..
Baykal : Emin misin ?
S. Okay : Nasıl emin olmam Başkanım.. Biliyorsunuz.. Biz bütün

tasarılara itiraz ediyoruz... İtiraz etmediğimiz tek yasa tasarısı bu..
Baykal : Yahu, geçirdiler, geçirdiler deyip duruyorsunuz... Ne

zaman geçirdiler ? Siz orada değil miydiniz ?..
S. Okay : Geceyarısı, 01:00 sularında geçirmişler.. Haberimiz

yoktu..
Baykal : Nasıl haberiniz yoktu ?
S. Okay : Başkanım, biliyorsunuz hepimiz Anayasa Mahkemesi’nin

önünde nöbet tutuyoruz..
Baykal : Ulan ben size demedim mi, hepiniz birden Anayasa

Mahkemesi’nin kapısında beklemesin.. İçinizden biri de Meclis’te dursun’ diye..
S. Okay : Haklısınız Başkanım.. 367’den sonra böyle oldu..

Arkadaşlar Anayasa Mahkemesi’nin kapısında beklemeye fena alıştılar..
Baykal : Neyse, n’apıcaz şimdi ?..
K. Anadol : Başkanım, tabii ki, Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğiz..
Baykal : Eh, n’apalım artık, mahkemeye yolu göründü yine... Ne

dersin Kemal’cim, Anayasa Mahkemesi kanunu iptal eder mi ?..
K. Anadol : Eder eder..
Baykal : Valla o kadar emin olma.. AKP’yi kapatacaklar diye

ümitlenmiştik.. Fena halde ketenpereye geldik...
Ö. Sav : Başkanım.. Ben ‘dinleniyorum’ galiba..
Baykal : Önder’cim bir sus ya.. Biz ne diyoruz, sen ne

diyorsun ?.. ‘Dinleniyor’ musun.., İyi yapıyorsun.. Allahaşkına sen git ‘dinlenmeye’ devam et..
K. Kılıçdaroğlu : Başkanım başkanım... Bizi kurtaracak belge burda.. Aha bu dosyanın içinde.. Açtırtmasınlar dosyayı, söyletmesinler kötüyü.. Bak onlar açıklamazsa ben haftaya açıklarım..
Baykal : Neyin belgesiymiş o ?
K. Kılıçdaroğlu : Nasıl geçirdiklerini belgeledim başkanım.. Aha bu dosyanın içinde..
Baykal : Yahu sen kafayı mı yedin ?.. Bir taraftan ‘haberimiz

olmadan geçirmişler’ diyoruz, diğer taraftan nasıl geçirdiklerini biz belgeliyoruz.. Git işine yav..
Ö. Sav : Boşuna tartışıyorsunuz.. Daha önce, kanundan

haberimiz oluyordu, itiraz ediyorduk, Meclis’ten geçerse Mahkeme’ye gidiyorduk.. Bu sefer habersiz geçirdiler !...Hem ne demişler ; ‘Habersiz geçmiş kanunun davası olmaz, hiç bir hakim de bakmaz !..’... Ya, bu arada ben hakikaten ‘dinleniyorum’ galiba !...
Baykal : Keeees !!!...
K. Anadol : Keeees !!!...
S. Okay : Keeees !!!...
K. Kılıçdaroğlu : Keeees !!!...
...